İçinde bulunduğumuz toplumsal yapılar, bireylerin kimliklerini oluşturan pek çok unsuru barındırır. İnsanlar, yaşadıkları toplumun normlarına, beklentilerine ve değerlerine bağlı olarak şekillendikleri için onay arayışı, hayatta kalmanın doğal bir parçası haline gelir. Bu yazıda, onay arayışının neden bu kadar güçlü olduğu, nasıl işlediği ve toplumsal etkileri üzerinde duracağız.
İnsan psikolojisi, sosyal varlıklar olarak birbirimizle etkileşim halinde olmayı gerektirir. Birçok araştırmaya göre, bireylerin kendilerini kabul edilmiş hissetmeleri, özgüvenlerinin ve özsaygılarının gelişmesine büyük katkı sağlar. Bireyler, toplumsal ilişkilerinde onay almaya ihtiyaç duyarlar. Bu, doğuştan gelen bir ihtiyaçtır. Psikolog Abraham Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde yer alan 'sosyal ihtiyaçlar', insanlar için önemli bir motivasyon kaynağıdır.
Onay arayışı, bireylerin dış dünyada kendilerini nasıl gördükleri ile doğrudan ilişkilidir. İnsanlar, başkaları tarafından onaylandıklarında kendilerini daha değerli hissederler. Bu onay arayışı, çocukluk döneminde ailelerinden başlar ve zamanla arkadaş çevresine, eğitim kurumlarına ve iş ortamlarına yayılır. Özellikle gençler için akran onayı, sosyal ilişkilerinin temelini oluşturur ve bu durum, arkadaş grupları arasında rekabete neden olabilir. Özgünlük arayışı ile topluma ait olma isteği arasında dengede kalmaya çalışmak, gençlerin psikolojik gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır.
Onay arayışı sadece bireysel psikoloji ile sınırlı kalmaz; toplumsal dinamiklerde de derin izler bırakır. Toplum, bireylerin onay aldıkları bir eksende döner. Medya ve sosyal medya, bu arayışın en belirgin örneklerini sunar. İnsanlar, sosyal medya platformlarında paylaştıkları içeriklerin beğenilmesi ya da yorum almasıyla kendilerini değerli hissederler. Bu durum, bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerine etki ederken, aynı zamanda toplumsal normların da şekillenmesine yol açar.
Özellikle genç nesil, sosyal medya üzerinden kendilerini ifade etme ve başkaları tarafından onay alma konusunda yoğun bir baskı hissediyor. Bu baskı, bireylerin gerçek kimliklerini gizlemelerine ve başkalarının beklentilerine uymak için davranışlarını değiştirmelerine neden olabiliyor. Sosyal medya influencer'ları ve ünlülerin yaşam tarzları, gençler arasında bir etki yaratıyor; bireyler, bu tarzlar üzerinden onay arayışında bulunuyor. Ancak bu durum, zihinsel sağlık sorunları ve özsaygı problemleriyle de iç içe geçmiş bir karmaşa yaratıyor.
Onay arayışının toplumsal hayattaki yansımaları ise yalnızca bireysel değil, toplumsal düzeyde de etkilerini gösteriyor. İnsanlar, grup kimliğini benimsemenin yanı sıra, aynı zamanda ‘aynı fikirde olma’ arzusuyla toplumsal hareketlere katılabiliyor. Bu durum, siyasi fikirler, sosyal hareketler ya da kültürel değerler üzerinden kendini gösteren toplumsal bir birlikteliği doğuruyor. Toplum, bireylerin onay arayışı üzerinden şekillenen dinamiklerle sürekli değişim gösteriyor ve bu değişim, toplum içinde bireylerin yerini bulmalarıyla doğrudan bağlantılı.
Sonuç olarak, onay arayışı, insan doğasının vazgeçilmez bir parçası olmaya devam ediyor. Bireyler, bu arayış içinde kendilerini bulmaya çalışırken, toplumsal normlar ve değerler de sürekli evrim geçiriyor. Onay arayışının neden ve nasıl oluştuğunu anlamak, bireylerin ve toplumun daha iyi bir gelecek inşa etmeleri için önemli bir adım olacaktır. Kendine değer veren, özgün bireylerin sayısı arttıkça, toplumsal birlikteliğin de güçleneceğine inancımız tam.