İstanbul, 26 Ekim 2023 tarihinde büyük bir sarsıntıyla sarsıldı. Ancak bu deprem, çoğu kişinin beklediği büyük İstanbul depreminin bir habercisi mi? Uzmanlar, bu dağılmayı bambaşka bir bakış açısıyla değerlendiriyor. Feyzullah Vural, İstanbul Üniversitesi Deprem Araştırmaları Merkezi'nden bir uzmanın açıklamaları doğrultusunda, “Bu deprem beklenen büyük depremin değil, fay hattının enerji biriktirdiğini gösteriyor” dedi. 2023 yılının başından itibaren İstanbul'un her köşesinde artan küçük depremler, fay hatlarında biriken enerjinin yükseldiğinin sinyallerini veriyor.
İstanbul tarihi boyunca pek çok depremle sarsıldı. 1999'da yaşanan İzmit depreminden sonra İstanbul'da son derece dikkatli olunması gerektiği halkın her kesimince bilinir hale geldi. Ancak, son depremler bu durumu yeni bir boyuta taşıyor. Özellikle son dönemlerde meydana gelen bu tür sarsıntılar, depreme hazırlık konusunda nasıl bir strateji izlenmesi gerektiğini yeniden sorgulattı. Uzmanlar, İstanbul'un kuzeyinde yer alan Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın, artık büyük bir depreme dönüşebilecek bir enerji birikimi oluşturduğunu ve bunun zamanla birlikte daha anlamlı hale geleceğini ifade ediyorlar. Bu bağlamda, İstanbul'daki binaların güçlendirilmesi ve depreme dayanıklı hale getirilmesi konusu gündemin en üst maddesi olarak öne çıkıyor. Yerel yönetimler bile bu konu ile ilgili acil önlemler almak zorunda kalıyor.
Son depremin ardından İstanbul'da yapılan araştırmalar, şehrin deprem tehlikesinin her geçen gün arttığını gözler önüne seriyor. Uzmanlar, fay hatlarının ne zaman harekete geçeceğinin kesin bir tarihini veremese de halka bu konuda dikkatli olunması ve gerekli tedbirlerin alınması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Deprem mühendisliği alanında yapılan çalışmalara göre, İstanbul'un altyapısının büyük bir kısmı, mevcut sismik tehditlere dayanacak kadar güçlü değil. Bu durum, sadece binalar değil, aynı zamanda yollar, köprüler ve diğer önemli altyapı unsurlarının da güçlendirilmesi gerektiğini ortaya çıkartıyor. 2024 yılı itibarıyla yürürlüğe girmesi beklenen yeni inşaat mevzuatı, depreme dayanıklı yapılaşmayı teşvik edecek önemli adımlar içeriyor. Ancak bunun için sürecin hızlandırılması ve halkın bilinçlendirilmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, İstanbul'un yaşadığı son deprem, şehrin yalnızca sismik açıdan değil, aynı zamanda toplumsal anlamda da bir bilinç uyandırması açısından önem taşıyor. Şehirdeki riskleri minimize etmek için herkesin üzerine düşen sorumluluklar bulunuyor. Uzmanlar, "Acil durum planlarımızı gözden geçirmeliyiz” diyerek halkı bilinçlendirme çabalarını da artırmakta kararlılardır. Bu bağlamda yapılacak olan eğitimlerin ve tatbikatların, İstanbul'un afet müdahale kapasitesini artıracağına inanmaktadırlar.