Bu günlerde, medyumluk ve falcılık gibi konuların popülaritesi artarken, sahte medyumların tezgâhları da bir o kadar artıyor. Özellikle büyük şehirlerde, tıklım tıklım dolu alanlarda, kimliği belirsiz kişiler, mağdurların kapısını çalıp tuhaf hikâyelerle kapılarını çalmaya devam ediyor. Yaşanan son olay ise, bu tür dolandırıcılıkların ne denli tehlikeli olabileceğini gözler önüne serdi. Bir sahte medyum, bir evin kapısını çalarak içeri girdi ve inanılmaz iddialarla gündemi sarsmayı başardı. 'Üzerimde büyü var!' diyerek kendini tanıtan bu kişi, tuhaf açıklamalarıyla ev sahibinde paniğe neden oldu. Bu tür olayların arka planını ve medyum dolandırıcılığıyla mücadele etmenin yollarını daha detaylı inceleyeceğiz.
Son yıllarda medyumluk ve spiritüalizm alanına olan ilgi artarken, sahte medyumlar da bu durumu fırsata çeviriyor. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde, çeşitli şekillerde yüksek ücretlerle 'büyü bozma', 'şifa verme' gibi vaatlerde bulunan dolandırıcılar ortaya çıkmaya başladı. Bu sahte medyumların çoğu, ev ziyaretleri yaparak veya sosyal medyada tanıtımlar yaparak kendilerine müşteri buluyor. Ancak, gerçek medyumlar bile bu sahtekarların varlığından rahatsızlık duyuyorlar. Çünkü gerçek medyumlar, bu bağlamda kendilerine başvuran insanların ruhsal sağlıklarını önceliklendirmekte. Fakat sahte medyumlar, sadece maddi kazanç amacıyla dolandırıcılık yapıyor. Kapanma, korku ve güvensizlik gibi duyguları besleyerek ev sahiplerini kandırmak için çeşitli psikolojik teknikler kullandıkları fark edilmiştir. Son olayda olduğu gibi, 'üzerimde büyü var' iddialarıyla ortaya çıkan bir sahte medyum, ev sahibini korkutarak ondan para talep etti.
Sahte medyumlar tarafından tuzağa düşen kişiler, genellikle yaşadıkları deneyimi utanarak anlatmak istemiyorlar. Bu tür olayların sosyal yapı üzerindeki etkisi büyük ve insanları itici bir duruma sürüklüyor. Dolandırılan kişiler çoğu zaman psikolojik açıdan da zor bir süreçten geçiyor. İlk başta masum bir çözüm arayışı gibi görünen bu durum, kurbanların ruhsal durumlarını dahi olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, dolandırıcılık vakalarının artması, toplumda güven duygusunu zedeliyor. Bunun önlenmesi adına, yetkililer harekete geçti. Mahkemeler, bu tür dolandırıcılara karşı daha sert yasalar geliştiriyor ve toplumsal bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor. Medyum ve falcılıkla ilgili nasıl bir yargılama sürecinin işlediği, insanları nasıl koruyabilecekleri ve nelere dikkat etmeleri gerektiğiyle ilgili eğitimler verilmeye başlandı.
Sonuç olarak, sahte medyum dolandırıcılığı, sadece ekonomik bir kaybın ötesinde, bireylerin ruhsal sağlığını ve güvenlik duygusunu zedeleyebilecek kadar ciddi bir sosyal problemdir. Toplum olarak bu tür durumları daha ciddiye almak ve farkındalık oluşturmak gerekmektedir. Özellikle şans arayan kişilerin, duygusal durumlarını istismar eden bu dolandırıcılara karşı dikkatli olmaları gerektiğini unutmamaları önemlidir. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması adına, yetkililerin ve toplumun iş birliği yaparak sahte dolandırıcılara karşı daha etkin bir mücadele vermesi şarttır.