Eski ABD Başkanı Donald Trump, Washington'daki bir basın toplantısında, görev süresi boyunca gerçekleştirdiği değişimlerden bahsederek, "100 günde 100 yılın en köklü değişimini gerçekleştirdik" ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar, Trump’ın birçok alanda tartışmalı ve ses getiren uygulamalarını yeniden gündeme getirdi. Peki, Trump bu dönüşüm sözüyle neyi kastetti? Hangi politikaları ile bu değişimi sağladığını düşündüğünü savunuyor? Detaylara birlikte bakalım.
Trump, açıklamalarında en çok ekonomiye vurgu yaptı. "İşsizliği tarihimizin en düşük seviyelerine indirdik, hisse senedi piyasaları rekor kırdı." diyen Trump, 2016'da görevi devraldığı dönemdeki ekonomik durumu ile kıyaslama yaptı. Bu bağlamda, vergi indirimleri ve düzenlemelerin işletmelerin büyümesine katkı sağladığını belirtti. Ayrıca, kendi yönetimi dönemindeki büyüme oranlarını diğer başkanların dönemleriyle karşılaştırarak, başarısını destekleyen rakamlar sundu.
Sağlık alanında, Trump’ın "sadece sınırlarımızı korumakla kalmadık, aynı zamanda sağlık sistemimizi güçlendirdik" iddiası dikkat çekti. Obamacare üzerindeki eleştirilerini yineleyen Trump, kendi sağlık politikalarının Amerikalı vatandaşlara daha uygun maliyetli hizmet sunduğunu savundu. Ancak bu konuda yapılan eleştiriler, sağlık sektöründe bazı kesimlerin güç kaybı yaşadığı yönünde. Trump’ın bu konudaki ısrarı, sağlık hizmetleri alanında tartışmaları yeniden alevlendirebilir.
Trump’ın uyguladığı göç politikaları, onun "100 yılın dönüşümü" söylemini destekleyen bir diğer boyut oldu. Göçmenlik reformu konusunda attığı adımlar, sınır güvenliğini artırma vaadi ile birlikte, çarpıcı sonuçlar doğurdu. Meksika sınırındaki duvar inşaatı ve "America First" politikası, Trump’ın kampanya döneminde de sıkça vurguladığı unsurlardı. Bu konuda Trump, sağladığı güvenlik ve ekonomik kazançların birleştiğini öne sürdü.
Eleştirmenleri ise, Trump’ın politikalarının sadece belirli bir kesimi (genelde beyaz Amerikalıları) desteklediğini, diğer grupların ise zarara uğradığını iddia ediyor. Renkli topluluklar üzerinde oluşturduğu sosyo-ekonomik etkilerin yanı sıra, bölgesel uçurumlar ve kutuplaşma da dikkat çekiyor. Özellikle Trump’ın sıkça gündeme getirdiği "sosyal adalet" konularında, eleştiriler daha da yoğunlaşıyor.
Özetle, Trump'ın iddiaları oldukça çarpıcı ve tartışmalı. "100 günde 100 yıl" ifadesi, ona göre sadece bir süre dilimi değil, aynı zamanda Amerikalıların yaşamlarını köklü anlamda değiştiren bir dönemi de simgeliyor. Ancak, bu değişimlerin kalıcı olup olmadığı ve toplum üzerindeki etkileri, daha uzun vadeli değerlendirilmeleri gerektiren bir konu. Trump, bu alışık olduğumuz tematize hareketleri sayesinde yine gündemde kalmayı başardı. Gelecek planları ve olası bir başkanlık adaylığı, 2024 seçimlerinde nasıl bir etkide bulunacak göreceğiz. Bu süreçte, Trump’ın önümüzdeki dönemde kamuoyuna sunacağı yeni projeleri de merakla bekleniyor.